İçeriğe geç

Goz yummak deyimi ne demek ?

Göz Yummak: Sessiz Onay mı, Toplumsal Körlük mü?

Görmezden Gelmenin Bedelini Kim Ödüyor?

Hayatlarımızda sıkça duyduğumuz bir deyim var: “Göz yummak.” Basit gibi görünse de aslında bu ifade, bireysel ahlakımızdan toplumsal adalet anlayışımıza kadar uzanan derin bir meseleye işaret eder. Bir şeylerin yanlış olduğunu bildiğimiz hâlde ses çıkarmamak, adaletsizliğe gözlerimizi kapatmak… Peki bu, bilgece bir sabır mı, yoksa suçun sessiz ortağı olmak mı?

Toplum olarak yüzleşmemiz gereken gerçek şu: Göz yummak, sadece bir eylemsizlik değildir. Bazen ataerkil düzenin sürmesine, bazen ayrımcılığın kök salmasına, bazen de sessiz bir kabullenişin “norm” hâline gelmesine aracılık eder. Bu yüzden bugün, bu deyimi sadece dilsel değil, toplumsal cinsiyet ve sosyal adalet penceresinden mercek altına almak zorundayız.

Göz Yummak Ne Demek?

Sözlük anlamıyla “göz yummak”, gördüğü hâlde görmezden gelmek, bildiği hâlde tepki vermemek demektir. Ancak bu deyim, pratikte bundan çok daha fazlasını ifade eder. Göz yummak, bazen korkunun sonucudur, bazen alışkanlığın, bazen de çıkar ilişkilerinin. En tehlikeli hâli ise, bunun “olgunluk” ya da “idare etmek” adı altında meşrulaştırılmasıdır.

Toplumsal Cinsiyet Ekseninde Göz Yummak

Toplumsal cinsiyet rolleri, göz yummanın anlamını ve etkisini derinleştirir. Kadınlar tarih boyunca şiddete, eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı çoğu zaman “göz yummak” zorunda bırakılmıştır. Çünkü ses çıkardıklarında “aşırı”, “duygusal” veya “itaatsiz” olarak etiketlenmişlerdir. Göz yummak burada bir tercih değil, hayatta kalma stratejisi hâline gelir.

Erkekler açısından ise göz yummak farklı bir anlam kazanır. Ataerkil yapılar içinde erkeklerin çoğu, sistemin kendilerine sunduğu ayrıcalıkları sorgulamadıkları için bu ayrıcalıkların sürdürülebilmesine “göz yumar.” Cinsiyetçi söylemler, ayrımcı politikalar ya da toksik davranışlar karşısında sessiz kalmak, aktif bir katkı olmasa bile pasif bir onay anlamına gelir.

Empati ile Çözüm Arasında Bir Denge

Kadınlar çoğu zaman toplumsal olaylara empatiyle yaklaşır; mağduru anlamaya, hikâyeyi duygusal bağlamda çözümlemeye çalışır. Bu yaklaşım, göz yummanın bedelini insan hikâyeleri üzerinden görünür kılar. Örneğin, bir kadının sokakta tacize uğradığında çevresindekilerin sessizliğini hissetmesi, göz yummanın nasıl bir yalnızlık yarattığını gösterir.

Erkekler ise genellikle analitik ve çözüm odaklı yaklaşır. “Bu sorunu nasıl çözeriz?” diye sorar. Bu bakış açısı, sistemsel dönüşüm için önemlidir ama bazen duygusal derinliği kaçırır. Oysa çözüm üretmek için önce sorunun insani boyutunu anlamak gerekir. Bu iki yaklaşımın birleştiği yerde, göz yummanın zincirlerini kırabilecek gerçek bir toplumsal bilinç doğar.

Çeşitlilik ve Adalet Perspektifinden Göz Yummak

Göz yummak sadece bireylerin değil, kurumların ve sistemlerin de sorumluluğudur. Irkçılık, cinsiyetçilik, homofobi ya da engelli bireylere yönelik ayrımcılık gibi konularda sessiz kalmak, bu sorunların sürmesine zemin hazırlar. Çeşitlilik ve kapsayıcılık yalnızca sloganlarla değil, haksızlık karşısında “göz açmakla” mümkündür.

Şu soruları kendimize sormamız gerekiyor:

İş yerinde bir kadına yapılan küçümseyici bir şakaya gülüp geçmekle, aslında neyi onaylamış oluyoruz?

Bir trans bireyin ayrımcılığa uğramasına sessiz kaldığımızda, adaletin hangi tarafındayız?

Irkçı bir söylemi “boş ver” diyerek geçiştirmek, gerçekten tarafsızlık mı yoksa suç ortaklığı mı?

Göz Açmanın Zamanı Gelmedi mi?

Göz yummak, kısa vadede konfor sağlar. Kavga etmemiş oluruz, düzen bozulmaz, ilişkiler sarsılmaz. Ancak uzun vadede bu konforun bedeli çok ağırdır: Adaletsizliğin normalleşmesi, eşitsizliğin derinleşmesi, sessizliğin suçla eş değer hâle gelmesi.

Adalet, sadece kötüleri cezalandırmakla değil, sessiz kalanları uyandırmakla da sağlanır. Artık gözlerimizi açmamız, gördüğümüzü söylememiz, bildiğimizi dile getirmemiz gerekiyor. Çünkü her göz yummamız, bir başka adaletsizliğin önünü açıyor.

Sonuç: Sessiz Kalmak Suçun Başka Bir Hâlidir

“Göz yummak” deyimi, gündelik dilin ötesinde bir ahlak testidir. Bu testte başarılı olmak, sessizliği kırmaktan geçer. Kadınların empatisiyle erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımını buluşturan, çeşitliliği gözeten ve adaleti merkezine alan bir toplumsal bilinç inşa etmek zorundayız.

Şimdi düşünme zamanı: Hayatında kaç kere göz yumdun? Ve o göz yummaların kaç tanesi bir başkasının hayatını kararttı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet casinosplash