İçeriğe geç

Prof Mehmet Kalpaklı kimdir ?

Prof. Mehmet Kalpaklı Kimdir? Osmanlı’dan Günümüze Mizahın ve Bilgeliğin Ustası

Bazen öyle bir akademisyen çıkar ki, hem ciddi hem eğlenceli olmayı başarır. Tarihi anlatırken sanki Netflix dizisi izliyormuşsunuz gibi hissettirir. İşte Prof. Mehmet Kalpaklı tam da böyle biri! Osmanlı’yı anlatırken bir anda sohbetin rotası kahkahalara sapar, sonra bir bakmışsınız araya bir beyit sıkıştırmış, ardından stratejik bir analizle sizi tarihin derinliklerine sürüklemiş. Yani hem tarihçi hem de bir tür stand-up sanatçısı gibi düşünün!

Bir Tarihçi, Bir Edebiyatçı ve Bir Mizah Ustası Bir Araya Gelse…

Prof. Mehmet Kalpaklı, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nün en tanınan simalarından biridir. Osmanlı kültürü, edebiyatı, şiiri ve tarihine dair yaptığı çalışmalarla bilinir. Ama onu sadece “akademisyen” olarak tanımlamak eksik olur; çünkü derslerinde öğrencilerini güldürür, düşündürür, bazen de “Hocam bu kadar bilgiyi beyninize nasıl sığdırıyorsunuz?” dedirtir.

Hocaların genellikle ciddi, mesafeli ve kahvesini bile akademik ciddiyetle içtiği düşünülür. Ama Kalpaklı öyle değil. O, kahvesini içerken “Bakın, bu kahve Osmanlı sarayında olsaydı nasıl servis edilirdi biliyor musunuz?” diye anlatmaya başlar, sonra bir anda kahkahalar yükselir. İşte bu yüzden onun dersleri dolup taşar. Çünkü bilgiyle mizahı karıştırmayı bilir – tam bir Osmanlı usulü “keyifli sohbet” ustasıdır!

Erkekler Stratejik Düşünür, Kadınlar İlişki Kurar – Peki Kalpaklı Ne Yapar?

Erkekler genellikle çözüm odaklıdır, kadınlar ise empati kurmayı bilir derler. Ama Prof. Mehmet Kalpaklı bu kalıbı bozar. Tarih anlatırken stratejik düşünür, olayları analiz eder, ama aynı zamanda dönemin insanlarını, duygularını ve ilişkilerini de empatik bir dille anlatır. Yani hem “stratejik erkek beyni” hem de “ilişki odaklı kadın sezgisi” aynı bedende birleşmiş gibi! 😊

Bir bakarsınız Osmanlı sarayında güç dengelerini satranç hamleleri gibi çözümler; sonra bir bakarsınız Hürrem Sultan’ın duygusal zekâsını öyle bir analiz eder ki, “Acaba Hürrem Sultan kişisel gelişim kitabı yazsaydı adı ne olurdu?” diye düşünürsünüz. Kalpaklı, tarihe hem akılla hem kalple yaklaşan bir akademisyen olarak, tarihi sadece bir olaylar dizisi olmaktan çıkarır; onu yaşayan, nefes alan bir hikâyeye dönüştürür.

Osmanlı’da Aşk, Şiir ve Mizah: Kalpaklı Dokunuşu

Osmanlı deyince akla genellikle savaşlar, padişahlar, taht kavgaları gelir. Ama Kalpaklı, bu klişeleri bir kenara bırakıp “Osmanlı’da aşkın dili nasıldı?” diye sorar. Sonra cevabı verirken öyle bir üslup kullanır ki, kendinizi Divan Edebiyatı dersi değil, romantik bir komedi izliyormuş gibi hissedersiniz.

Kalpaklı’nın en güçlü yanlarından biri, eski metinleri bugünün insanına hitap edecek şekilde çevirebilmesi. “Şiir” dediğinde sıkılmayan bir nesil varsa, bunda onun payı büyük. Çünkü o, beyitlerin arasına mizah sıkıştırarak anlatır; yani hem gülersiniz hem öğrenirsiniz. Mesela Fuzuli’nin aşk acısını anlatırken “Bu adam WhatsApp olsaydı günde 50 mesaj atardı!” diyerek tarihsel bağlamı bir anda günümüze taşır.

Kalpaklı’nın Akademik Başarıları ve İnsan Tarafı

Elbette işin ciddiyet tarafı da var. Prof. Mehmet Kalpaklı, Türk kültür tarihi ve edebiyatı üzerine sayısız makale, kitap ve uluslararası çalışma yayımlamıştır. Akademik dünyada hem Türkiye’de hem yurtdışında saygı gören bir isimdir. Ancak onu özel kılan şey, bu birikimi kimseye tepeden bakmadan, içtenlikle paylaşmasıdır. Akademisyen olmanın yanında “anlatıcı” olmayı da seçmiştir.

Kısacası, Kalpaklı’yı dinlerken kendinizi bir tarih dersinde değil, bir dost sohbetinde bulursunuz. “Hocam siz anlatınca tarih dizisi gibi oluyor” diyen öğrencilere ise hep aynı yanıtı verir: “Çünkü tarih zaten bir dizidir, ama spoiler vermem!”

Sonuç: Tarih, Mizah ve Biraz Kalpaklı Sosu

Prof. Mehmet Kalpaklı, akademiyi soğuk bir bilgi alanı olmaktan çıkarıp, onu insan hikâyeleriyle ısıtan bir isimdir. Kadın-erkek bakış açısını, mizahı, şiiri ve stratejiyi aynı potada eritir. Onu dinlerken hem “aa ne ilginçmiş” dersiniz hem de kahkahalarınızı tutamazsınız. İşte bu yüzden sadece bir profesör değil; bir zaman yolcusu, bir hikâye anlatıcısı ve belki de tarihin en eğlenceli rehberlerinden biridir.

Şimdi Söz Sizde!

Sizce Osmanlı’da mizah anlayışı bugünküyle benzer miydi? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın! Belki bir sonraki yazıda Kalpaklı hocanın gözünden “Osmanlı’da stand-up sanatı”nı konuşuruz. 😉

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet casinosplash